Kitaplar Ya Biterse Bahar Ya Biterse Bahar”, bir kuşağın, bir toplumsal hareketin, bir kültürün tanıklığıdır.Fatoş Karakaya, kuşağının duygularından ve serüvenlerinden yola çıkarak kendi kişiliğini de bu süreçle birlikte yoğuruyor ve duygularını her yönüyle seslendiriyor.Bu ikinci kitap, Karakaya’nın şiir serüvenini sürdürmekteki kararlılığının da bir kanıtı…Yaşam dediğin bir küçük adımDamla damla coşan bir gözyaşı gözpınarlarımdaYaşam dediğin bir sağanak yağmurBazen içli bazen sınırsız bir başkaldırış sokaklarımdaYaşam dediğin bir deli coşkuAmansız savruluş karşı konulmaz tutku damarlarımdaYaşam dediğin öylesine yaşamak bazenAlabildiğine çılgın alabildiğine savrukBir sevda yeli şakaklarımda… Metanoya Suyun ışıltılarından mıgizli kıgınlıkların uykulu günbatımları.Hangi kuş daha acımasız,hangi ezgi daha az kırgın kendine ve kör sabahlara.Yaralar Zap suyunun ışıltılarında yitirmişler kimsesizliklerinin en derin uçurumlarını…“Gitti dedi; kendini çok sevdirmeden” ve gittim.Hani o güzel dalyanların küçük kızı gözlerinde.Hani o sevenin sevilmeyen sevgisi. De bana söyleNeredeydin bunca karanlık tünellerin kirpiklerinde yıllar boyunca. Yıllar yılları kovaladığında neredeydin. Varlığımın sıcak esintisiylemi üşüyordu gözbebeklerinKıvilcımların kızıl çilesiyle sönmedi ki zatenateş dağ başlarında ve birde duman seslerikarıştı toplumsal yabanlılığımıza. Yenlızlık yeni bir bakış ve yakarıştı belki de yeryüzüne.gizle Umudun Düşleri Cemre; önce karanlık sıcak gecelere, sonra ışığa ve umuda düştü sessizce…Umut yosun kokusuna eşlik etti eskiyen ve pörsüyen acıtmaları akıntısına bırakarak med cezirin, büyük ve gizemli dalyanlarınsessizliğe çarpan nasırlı elleriyle.Ya yakamoz gülecek ya da yıldızlarbu gece hayal vakti.Hangisi önce ama hangisi…Ben biliyorum önce yıldız gülecek; hani şu saman yoluna kapılmış dün bulutlu bir gökyüzünde tutsak olmuşta, bugünü iple çekmişkutup yıldızı. İşte bu yüzden sonbaharın etekleri zil çalarken hala, sıcak sımsıcak bir güneş coşkusuyla içi ısındı umudun topraktatoprakla. Yapraklar, yağmur bereketine hasret bulutlara baktı tanıdık bir güz dökümü arayışıyla. Sonbahar içini yaktı yaktı umuduhala umutta olanların.Ne kadar umut sevse de, akşam üstlerinin kızıl gölgesinde yıkamayı düşlerini, Yıkadığı her düş ne kadar düşüşü de olsa gölgesinin, gölgeden sıyrılıp yeniden umutla bakmaktı umudu yeni güne…Ve hayatı sevmekti umut, hem de her şeyini yitirdiğindeki umutsuzluğunda bile!…